24 Temmuz 2008 Perşembe

Platipus Kompleksi

(Lat. Ornithorhynchus anatinus psychosis, İng. Platypus complex) Sigmund Freud, platipus kompleksini super ego’nun oluşumuna getirilebilecek bir açıklama olarak sunmuştur.

Freud’un 1905’te yayımlanan “Cinsiyet Teorisi Üzerine Üç Deneme” (Alm. Drei Abhandlungen Zur Sexualteorie) adlı eserinde Gaga Hasedi (İng. Beak Envy) kavramının ortaya çıkması ve kabul görmesiyle, başta Freud’un kendisi olmak üzere o zamanlar emekleme safhasında olan psikanaliz yaklaşımını kabul eden birçok psikolog, psikiyatrist, felsefeci, filozof ve radar operatörü, bir memeli olan insanoğlunun niçin böyle bir hasede sahip olma ihtiyacı duyabileceği üzerine araştırmalar yapmaya başladı. Öne sürülen sonuçlar çoğu zaman en temel bilimsel yöntemleri bile ıskalıyordu.

Takvimler 1908 sonbaharını gösterirken, Cunni Lingus adlı Yunan asıllı bir psikolog, Venedik’teki mütevazı dairesinde bu soruna kabul edilebilir bir çözüm bulmak üzereydi. Lingus, o tarihte yalnızca yirmi yedi yaşında olmasına rağmen, başta “Kadının Cinsel Kimliğine Geridönümsel Bir Yaklaşım” (İng. “A Study For a Critical Approach to Study the Criticism on the Approach of Studying on Studies upon Approaching Towards Criticism to Approaching One’s Wife From Behind Which is Very Critical Indeed”) olmak üzere otuz sekiz eserini bilimsel dergilerde yayımlatmayı başarmıştı.

Lingus, son sekiz ayını “Gaga Hasedinin Evrimsel Kökenleri” (İng. “Evolutionary Roots of Beak Envy”) adlı eseri üzerinde çalışarak geçirmiş, Sigmund Freud’la sürekli mektuplaşarak fikir teatisinde bulunmuştu. Freud’a yolladığı son mektup, devrim yaratan şu satırları içeriyordu:
”[…] İnsanoğlunun kad[okunamıyor] gö[okunamıyor] a[okunamıyor]nı s[okunamıyor]mek isteği, onun yav[okunamıyor]ğının ve orrr[okunamıyor] ç[okunamıyor]nun bir kanıtıdır. [okunamıyor] [okunamıyor] ve [okunamıyor], ki bunun tek açıklaması olabilir, o da [okunamıyor]ipus kompleksi’dir.[1]”

Bu satırlar platipus kompleksi yaklaşımının başlangıç noktası kabul edilecek, Freud yıllar sonra bu satırları tüm varlığıyla onaylayacak, benimseyecek ve geliştirecekti.

Cunni Lingus, 21 kasım 1908’de, yine bu konu üzerine bir araştırma yapmaktayken, dairesini basan kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. Ölmeden önce notlarının sonuna kendi kanıyla yazdığı “W. T. F.” harflerinin sırrı halen çözülememiştir.

Sigmund Freud, Cunni Lingus’un ölüm haberini, yüzlerce kilometre uzakta ve onlarca gün sonra, Hamburg’da yaşanan başka bir cinayet sebebiyle sanık sıfatıyla yargılanmaktayken aldı. “Hayır, ben değildim,” diyordu Freud yargıca, “Uşağım bana gelen o mektubun üstüne kahve döktüğü sırada evde bile değildim, onu nasıl öldürmüş olabilirim? Hem mektubun üstüne kahve döktü diye insan öldürülür mü? [2]” Freud bu davadan ilk celsede beraat etti ve artık “platipus kompleksi” adını koyduğu tezinin üstünde çalışmaya döndü. Cunni Lingus’un anısını yaşatmak için, sonraki çalışmalarından birine onun ismini verecekti.
(Devam edecek.)

[1] Mektubat, s.187, Cem Seşın
[2] Evrim Aldatmacası, s.36, Harun Yahyâ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder